Generation A = Algorithmus
Bir bilgisayarla karşısındakinin ilişki kurabilmesi için normalde bilgisayarın insanlarla ilişkilendirdiğimiz bazı özelliklere sahip olması gerekir. Yapay zeka, son yıllarda makinelerle etkileşimi giderek daha doğal hale getirmiştir. Makine öğrenimi (machine learning), yüz ve konuşma tanıma sayesinde cihazlar ve sistemler duyguları tanıyabiliyor, yorumlayabiliyor ve bunlara karşılık verebiliyorlar ve böylece en mahrem alanlara kadar uzanan bir yakınlık hissi yaratıyorlar. Araştırmalarda böyle durumlarda, duygusal hesaplamadan (affective computing) bahsediliyor. Teknolojik gelişmeler sayesinde bilgisayarlar kişisel asistanlara, arkadaşlara ve hatta eşlere dönüşüyor. Uzmanlarla birlikte, insanlar ve makineler arasındaki farklı etkileşim alanlarını tanımlamak ve empati kurabilen yapay zeka gibi bir şeyin (halihazırda) var olup olmadığını sorgulamak istiyoruz.
Öğreneceklerin
- AI (yapay zeka) bizimle birlikte hissedebilir mi?
- Duygusal hesaplamayla (affective computing) ilişkili riskler nelerdir?
- Mevcut AI sistemleri muhafazakar cinsiyet rollerini ve stereotipleri mi yansıtıyor?
Konuşmacılar
Kate Devlin, Sosyal ve Kültürel Yapay Zeka Kıdemli Öğretim Üyesi, King’s College Londra
"Couch Lessons" söyleşi serisinin küratörlük ve moderatörlüğünü, Martin Thörnkvist (Küratör ve organizatör - Deep Cuts ve Hours Beirut, İsveç) ve Jeannette Neustadt (Proje Yöneticisi "Generation A = Algoritma", Goethe-Institut e.V., Almanya) üstleniyor.
Geri