Kısa yollar:

Doğrudan içeriğe git (Alt 1) Doğrudan ana navigasyona git (Alt 2)

Söyleşi
Achileas Kentonis

Achilleas, sen Artos House’un kurucususun. Artos House, sanat ve bilimi, yenilikçiliği ve sosyal katılımı bir araya getiren bir organizasyon, sanatçılar, bilim adamları, kreatif alanda çalışanlar ve araştırmacılar için bir platform ve siz disiplinler arası projeleri destekliyorsunuz. Artos'un vizyonu nedir?

Vizyonumuz, Kıbrıs'taki düşünenler ve yapanlar için bir katalizör görevi görmek ve çok disiplinli bir yaklaşımla Avrupa kimliğini ve dayanışmasını tüm halk için teşvik etmektir. Yaptığımız işbirliklerinde çok seçiciyiz çünkü bir etki yaratmak istiyoruz. Goethe-Institut Kıbrıs ile işbirliğimiz on yıldan fazla bir süre önce başladı ve bunun uzun ve güvenilir bir işbirliği olduğu kanıtlandı. Aynı vizyona sahibiz ve yürüttüğümüz tüm projelerde netliğe ve mükemmel bir iletişime sahibiz. Bu noktada minnettarlığımı ifade etmek isterim, çünkü Kıbrıs'taki yaratıcı endüstrilerin ve toplumun mali kriz içinde olduğu dönemdeki dört yıl boyunca, Goethe-Institut Lefkoşa, fikirler ve projeler için güvenilir bir destek olarak kaldı ve aynı zamanda Almanya ile Kıbrıs'ı çok verimli bir şekilde birbirine bağlayan projelere imza attı.

Moving Silence, Oberhausen on Tour, FreiRaum, bunlar Lefkoşa'da bulunduğum süre içinde birlikte yaptığımız projelerden sadece birkaçı. Goethe-Institut ile ilk görüşmeni, ilk projeni hatırlıyor musun? O zamanki konu neydi?

Oh evet tabii ki, sorduğun soruda bahsettiğin projelere ek olarak yaptığımız daha birçok proje var. İlk görüşmemizi hala çok iyi hatırlıyorum. Birbirleriyle uyumlu olup olmadıklarını anlamak için birbirimizin vizyonlarını tetkik etmiştik. İlk 15 dakika içerisinde bunun açıklığa kavuşması ve işimize konsantre olmamız beni rahatlatmıştı. Ayrıca her ikimizin de işkolik olduğumuzu fark etmiştim. Koşullar hiçbir zaman mükemmel olmadıysa da, her zaman projelerimizi büyük bir başarıyla gerçekleştirmenin yollarını bulduk. Bunlardan birini söylemem gerekseydi bu Freiraum projesi olurdu. Avrupa'daki tüm Goethe-Institut‘ların dahil olduğu "yüksek riskli" bir projeydi. İkimiz de farklı zorluklarla karşılaşmıştık ama yine de harika gitmişti. Ve en küçüklerden biri olsa bile, Goethe-Institut Kıbrıs'ın katılımının, en çeşitli ve en çok-katmanlı aksiyonlardan birini sunduğu anlaşılmıştı. Bu aksiyonlar, ileri augmented-reality-uygulamalarının (artırılmış gerçeklik) geliştirilmesini, grafitiler, konserler, sergileri ve Lefkoşa'daki sosyal konutlarda yürütülen sosyal araştırmaların yanı sıra bu proje kapsamında Roma'da gerçekleştirilen aksiyonları içeriyordu. İmkansız bir görev gibi görünüyordu, ancak bugün, sonuçlarla gurur duyduğumuzu iddia edebilirim. İki ekibimiz birlikte bu kadar uyumlu olmasaydı veya sinerjinin ne anlama geldiğine dair net bir fikre sahip olmasaydı, bu imkansız olurdu.

Achilleas, sık sık Almanya'dasın ve oradaki kültür hakkında fikir sahibi oldun. Tüm klişelerden öte, bugün Almanya'dayken, seni hala ne şaşırtıyor veya şaşırtmıştı?

Bu çok kompleks ama mükemmel bir soru. İfade özgürlüğünün ve insan haklarının güvence altına alındığı demokratik sistemlerde küresel ve yerel zorluklar, çok kimlikli bir toplum olarak kendini gösteren toplumsal değişimlere yol açmaktadır. Örneğin pandemi ve iklim krizi, ne yapılması gerektiği konusunda fikir ayrılığı yarattı. Bu, özellikle kentlerde hissedilen “geleneksel veya ulusal klişeler” dediğimiz şeylerin değişimine yol açmaktadır. Bu klişelerin Kıbrıs'ta veya diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Almanya'da da hızla değiştiği izlenimini edindim. Almanya'da, mümkün olacağının 20 yıl önce aklıma gelmediği sosyal davranış biçimleriyle karşılaşmak beni sürekli şaşırtıyor. Bu değişim hızının, şu andaki ve gelecekteki küresel zorluklarla başa çıkabilmemiz için daha somut bir Avrupa kimliği ve dayanışmasına yol açmasını umuyorum.

Goethe-Institut 60 yıldır Kıbrıs'ta. Sadece pandemi nedeniyle değil, aynı zamanda iklim değişikliği, artan popülizm ve daha birçok diğer küresel sorunlar nedeniyle şu anda bir dönüm noktasındayız gibi görünüyor. Goethe-Institut gibi bir kurum gelecekte nasıl bir katkı sağlayabilir? Bizim için dileklerin nelerdir?

Esaslı bir soru daha. Öncelikle medyanın yoğun ilgisini çeken ve toplumların kafasını karıştıran popülizmle mücadele etmek gerekiyor. Bundan başka Goethe-Institut gibi bir kurumun yerel ve küresel zorlukları iki taraflı bir şekilde irdeleyen daha da çok proje yapmaya devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Almanya ve Kıbrıs'tan insanlar aynı zorluklar üzerinde çalıştıklarında, ilerde daha da gelişebilecek ilişkiler oluşur. Batı dünyasında, insanlar arasındaki ilişkiler görüşleri değiştirebilir ve ekonomi, eğitim, seyahat ve ülkeler arasında daha iyi bir anlayış için daha sağlıklı bir ortam yaratabilir. Toplumsal farkındalık ve Avrupa değerlerini herkes için koruma isteği varsa, bu, kültür yoluyla başarılabilir. Sonuçta Avrupa tarihi bize, bizi daha bilge ve daha uyumlu kılacak birçok örnekler verdi. Karin Varga Hanım‘a yeni görevinde başarılar diliyorum. Goethe-Institut'ta harika bir ekip ve kendi kişisel dokunuşunu bırakıyor. Bizleri, deyim yerindeyse, burada, Kıbrıs'ta çiçek açıp gelişen Almanya'nın Akdeniz yönüyle tanıştırdı. Tekrar görüşeceğimize eminim...