Seçilmiş beş film içerik ve sanat açısından tamamen günümüzle ilişkilendirilen filmlerdir. Film seçkisi; insan hakları, eşitlik, aktivizm, iklim krizi, göç ve entegrasyon gibi güncel olan, gittikçe çoğalan ve bizi sürekli meşgul eden konular göz önünde tutularak yapılmıştır. Üç belgesel ve iki uzun metrajlı film bizi farklı dönemlere, kültürlere, kentler veya ülkelere doğru bir yolculuğa çıkarıyor ve farklı perspektifleri, hikayeleri ve deneyimleri görmemizi sağlıyor.
Güneş ve Beton sıradan bir Coming-of-Age-(yetişkinliğe geçiş) filmi değil. Film, Felix Lobrecht'in (Alman stand-up komedyeni, podcast sunucusu ve yazarı) çok satan otobiyografik ilk romanından uyarlanmıştır. 2003 yazında Gropiusstadt'ta geçen film, Berlin'in sosyal açıdan dezavantajlı bir bölgesindeki gençlerin gerçekçi bir resmini çiziyor. Bol miktarda şiddet ve vahşet içeren ama aynı zamanda komediyle de dolu olan bu temposu yüksek film aracılığıyla Lukas, Julius, Gino ve Sanchez sinirleri altüst eden maceralarına bizi de götürüyor. Berlinale Selection 2024 bu filmle başlıyor ve bu filmle bitiyor.
Dubai'de düzenlenen son BM-İklim Değişikliği Konferansı (COP28) ve fosil yakıt çağının "sonunun başlangıcını" işaret eden COP28 anlaşmasıyla, harekete geçmenin aciliyeti vurgulanıyor. İklim krizi ve çevre sorunları Vergiss Meyn nicht (Lonely Oaks) filminin odak noktasını oluşturuyor. Bu filmde ve çevre aktivisti Klitos Papastylianou’nun katılımıyla filmin ardından gerçekleştirilecek tartışmada, insanların neden aktivizme dahil olduğu, aktivizmin ne kadar ileri gitmesi gerektiği, hatta ileri gitmesinin zorunluluğu gibi aktivizmle ilgili acil sorular ele alınıyor.
2023 Nobel Barış Ödülü, onlarca yıldır kadın hakları için savaş veren İranlı insan hakları aktivisti Narges Mohammadi'ye verildi. Halen Evin Cezaevi'nde tutuklu bulunan Narges Mohammadi, Ocak 2024'te 15 ay daha hapis cezasına çarptırıldı. Son Berlinale Selection’daki Born in Evin filminin ardından bu yıl, Tahran'da Yedi Kış (Sieben Winter in Teheran) filmini gösteriyoruz. Bu belgesel, kendisine tecavüz etmek isteyen adama karşı koyarak onu bıçakladığı için yedi yıl hapis yattıktan sonra idam cezasına çarptırılan genç bir kadını konu alıyor.
Seçilen filmlerin hemen hemen hepsi entegrasyon ve bunun getirdiği zorlukları her defasında farklı bir kontekst ve çevrede ele alıyor. Aşk, Mark ve Ölüm (Liebe, D-Mark und Tod) filminde 1960'lı yılların başında Türkiye'den Almanya'ya göç eden misafir işçileri görüyor, onların müzikleri ve müziğin altmış yıllık gelişimi aracılığıyla onların hem sevinçlerini hem de yaşadıkları zorlukları öğreniyoruz.
Bu düşündürücü film seçkisini beğeneceğinizi umuyor ve sizlere iyi seyirler diliyoruz.
