Generation A
"Yapay zeka herkesi aynı derecede etkilemez"

Yapay zeka
Foto: Gerd Altmann/pixabay.com (CC0 1.0)

Lefkoşa'daki Goethe-Institut, katılımcı bir tasarım atölyesiyle, Kıbrıs'ta yapay zekanın geleceğini inceliyor ve enstitünün eğitim programı için yeni formatları araştırıyor.

Şubat ayının sonunda, ılık bir günde öğrenciler, Goethe-Institut Lefkoşa binası pitoresk villanın önünde çiftler halinde oturmaktadırlar. Bir atölye çalışmasında, kalem ve kağıtla donanmış, yapay zeka için şaşırtıcı derecede analog bir setupta, birbirlerini portlemeleri istenmektedir. İlk portreler başka bir talimat olmadan çizilir. Sonra bu süreç, her defasında yeni, farklı kısıtlamalar getirilerek tekrarlanır: kağıda bakmadan bir portre; diğer elinizi kullanarak bir portre; bir tane de kesintisiz düz bir çigi çizerek. Böylece, aynı kişiyi her defasında farklı şekillerde betimleyen bir dizi çizim oluşur. Çizilen resimlerin bazıları soyut, bazıları figüratiftir. Portreler, atölye çalışması konularına ilişkin ilk düşünceler ve aynı zamanda da yaratıcı bir giriş niteliğindedirler. Bu portrede kendinizi görüyor musunuz? Hangi yönleriniz resimde görülebiliyor? Hangi ayrıntılar eksik? Getirilen kısıtlamalar resimlere nasıl yansıdı? Başka bir kişiyi resimlerken neleri fark ettiniz?

Karşılaştırmalar, portrelerin bariz distorsiyonlarını komik ve büyüleyici bir şekilde ortaya koyuyor ve var olan bir soruna işaret ediyor. İster elle çizilmiş, ister makina öğrenimi algoritmalarıyla hesaplanmış olsunlar, tasvirler asla nötr olamazlar. Esas olanı ya abartır veya atlarlar, deforme eder ve vurgularlar. Çizim çalışmaları sırasında ortaya atılan soruların, atölye çalışmasının sonraki iki günü boyunca da ortaya çıkmasının sebebi de budur: Tasvirler, yapay zekanın potansiyeli ve riskleri ile ilgili tartışmalarda – ve verilerin herhangi bir zamanda adil olup olamayacağının sorgulandığı durumlarda önem taşır.

  • Katılımcı tasarım atölyesi Foto: Goethe-Institut/Constantinos Charalambous

    Katılımcı tasarım atölyesi

  • Katılımcı tasarım atölyesi Foto: Goethe-Institut/Constantinos Charalambous

    Katılımcı tasarım atölyesi

  • Katılımcı tasarım atölyesi Foto: Goethe-Institut/Constantinos Charalambous

    Katılımcı tasarım atölyesi

  • Katılımcı tasarım atölyesi Foto: Goethe-Institut/Constantinos Charalambous

    Katılımcı tasarım atölyesi

  • Katılımcı tasarım atölyesi Foto: Goethe-Institut

    Katılımcı tasarım atölyesi

Bu uygulama, Goethe-Institut Lefkoşa'da olduğu gibi katılımcı tasarım atölyelerinin yapay zeka sorularını beklenilenden öte nasıl ele aldığını gösteriyor. Berlin’de yaşayan dijital sanat küratörü Jasmin Grimm ve tasarımcı Nushin Yazdani tarafından tasarlanan atölye, hem yeni eğitim formatları için bir test alanı hem de Goethe-Institut katılımcılık stratejisinin gelecekteki formatlar için bir parçası niteliğinde. Bu atölye, tüm Avrupa'daki Goethe-Institut’larda gerçekleştirilecek olan yeni etkinlikler, sergiler ve farklı formatların tasarlanmasını ve değerlendirilmesini amaçlayan bir dizi atölye çalışmasından ilkini oluşturuyor.

Çizim çalışmasının ardından, katılımcılar birbirlerine AI‘a olan ilgileri ve yapay zekanın Kıbrıs'taki hayatı nasıl değiştirebileceği hakkında sorular soruyorlar. Bir öğrenci: "Gözlemlediğim tüm bu yolsuzluklar karşısında, politikacılarımızdan daha iyi siyasi kararlar veren önyargısız bir AI istiyorum. Nötr bir AI‘nin bir şeyleri iyileştireceğine gerçekten inanıyorum " diyor ve böylece yolsuzluk hakkında ve aynı zamanda bir AI-sisteminin gerçekten nötr olup olamayacağı veya adil kararlar alabilmek için gerçekten taraflı olması gerekip gerekmediği konusunda da bir tartışma başlatıyor.

Makina öğreniminin toplum üzerinde ne gibi etkileri vardır? Şehirler nasıl daha akıllı hale gelebilir? Kişisel veriler nasıl kullanılır? Algoritmalar demokratik ve genel amaçlar için nasıl kullanılabilir? Atölye çalışmasında ortaya atılan sorular, katılımcıların günlük deneyimlerinden kaynaklanmasına rağmen, çoğu felsefi konularla ilintili. Kimse Kıbrıs'ın kuzeyi ile güneyi arasındaki sınırdan açıkça bahsetmiyor, ancak taraflar arasındaki siyasi gerilim tartışmalarda hissediliyor. Kuzeyden bir öğrenci, kuzeye yapılan ithalatın büyük bir kısmının önce Türkiye üzerinden yapılmak zorunda olduğundan ve bu yüzden bir proje için ihtiyaç duyduğu elektronik parçalar için birkaç ay beklemesi gerektiğinden rahatsızlık duyuyor. Diğerleri ise şüpheli firmalar tarafından yapılan kuzeydeki video gözetimi hakkında duydukları endişeyi dile getiriyor. Güneyden bir öğrenci, muhtemelen şehrin bölünmesinden kaynaklanan Lefkoşa'daki kötü ve düzensiz toplu taşımadan rahatsız. Ve biraz da fatalizmle, iklim değişikliği ve yükselen deniz seviyeleri nedeniyle Kıbrıs'ın 20 yıl içinde su altında kalacağını öngören senaryolar tartışılıyor.

Lefkoşa'daki Goethe-Institut’un, Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk toplumlarından katılımcılardan oluşan bu denli heterojen bir grubu bir araya getirmeyi başarması dikkat çekicidir. Askerden arındırılmış bir bölge olan Birleşmiş Milletler Barış Gücü‘nün kontrolü altındaki Yeşil Hat‘ta bulunmasından dolayı, enstitü, böyle bir paylaşımı başlatmak için benzersiz bir konumdadır. Yeşil Hat, Kıbrıs'ı ve Lefkoşa Şehri‘ni kuzey ve güney kısımlarına ayırır. Enstitü, her iki taraftaki kontrol noktaları arasında yer almaktadır ve Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türklerin kontrol noktalarını geçmeden ziyaret edebilecekleri az sayıdaki yerlerden biridir.

"Sistemlerdeki distorsiyonların yüzde 90'ı algoritmada değil verilerdedir" Jahna Otterbacher

Yerel AI uzmanlarının katkıları tartışmalara ivme kazandırıyor. Jahna Otterbacher, Open University of Cyprus‘ta doçenttir ve yapay zeka ve ayrımcılık üzerine araştırmalar yapmaktadır. Konuşmasında,  AI sistemlerindeki distorsiyonların genellikle fark edilmediği konusuna  açıklık getiriyor. Otterbacher anlaşılır yerel bir örnek veriyor: Google‘da görsel arama ile "Kıbrıs" arandığında, kullanılan dile bağlı olarak farklı sonuçlar ede edilir. Yunanca "Kıbrıs" girildiğinde, bölünmüş adanın siyasi haritalarının resimleri görüntülenir. Rusça "Kıbrıs" arama yapılırsa, plajlar, Çince aramada ise emlak imkanları görüntülenir. Bu tür görünmez distorsiyonlar, ayrımcılığı teşvik edebilir. Arama terimi "nurse" normal olarak kadın hemşireleri gösterirken, "surgeon" arama teriminin normal olarak erkek cerrahları görüntülemesi gibi. Otterbacher'in araştırması, arama algoritmalarındaki bu tür sorunlu ayrımcılıkları belgelemeyi amaçlamaktadır. Otterbacher: "Tabii ki insanlar sürekli stereotipler kullanmaktadırlar“, diyor.  "Bununla birlikte, teknoloji stereotipleştirmeyi güçlendirebilir ve teşvik edebilir ya da buna karşı koyabilir."

"AI gençlik yıllarında bulunuyor" Loizos Michael

İkinci katkı, Open University of Cyprus doçenti ve Computational Cognition Lab direktörü Loizos Michael'dan geliyor. Michael'ın konuşması, yapay zekanın teknik açıdan geçmişi ve mevcut AI araştırmalarındaki trendler hakkında genel bir bakış sunuyor. Özellikle, yapay zekanın gelecekte nasıl daha şeffaf ve güvenilir hale gelebileceğini ve bu güvenilir AI sistemlerinin sadece otomatik kararlar vermekle kalmayıp aynı zamanda bu kararları sebeplendireceklerini de anlatıyor. Distorsiyonlar ve yapay zeka tartışmaları ile ilgili olarak, Michael şöyle diyor: "Yapay zeka ve makina öğrenimi, distorsiyonlara bağlıdır. Distorsiyonlar olmadan, sistemin herhangi bir örüntüyü tanıması mümkün olmazdı" Michael, kullandığımız verilerdeki ve sistemlerdeki distorsiyonları tanımamızın ve onların farkında olmamızın önemli olduğunu vurguluyor.

Atölye çalışması, katılımcıların Goethe-Institut için dijital teknoloji ve yapay zeka bağlamında yeni format önerileri ile ilgili geri bildirimde bulundukları ve bunları geliştirdikleri bir Co-Design oturumu ile sonlanmıştır. Fikirler, yerel dansları öğrenmek için Avrupa'daki çeşitli Goethe-Institut’lara seyahat eden bir robottan, Kıbrıs'ta asparagas haber çıkarma ve Fake News, sahte haberlerle uğraşan bir program olan ‘Vantage Point'e kadar uzanıyor. Birkaç öneri, yapay zeka etiği ve dijital teknolojilerin distorsiyonları için farkındalığı arttıran formatlarla ilgili. Atölye boyunca, muhtemelen hiçbir zaman ön yargıdan ve distorsiyonlardan arınmış bir teknoloji olmayacağı açıkça ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte, talep etmek önem taşımaktadır: Bir şey tasarlayan herkes, bundan etkilenen herkesle temas halinde olmalıdır.