Fuat Bulca Evi
- Yapım Yılı: 1936
- Yer: Kavaklıdere
- Mimar: Ernst A. Egli
Ellili yıllarda yıkımı gerçekleştirilen konutun tam yeri kesin olarak tespit edilememektedir. Ancak arsa, şehrin güneyinde bulunan, Ankara’nın seçkin villalar semti Çankaya veya Kavaklıdere tepelerinde yer almış olabilir. Fuat Bulca Villası, yolun hafif gerisinde bir konumda, küçük bir vadi üzerindeki bir arazinin kenarında bulunmaktaydı. Yapı, yol tarafından iki, bahçe tarafından üç katlıydı.
Konutun ön ve arka yüzleri – bilhassa arazideki eğim nedeniyle – tamamen birbirinden farklı olarak tasarlanmıştı. Giriş tarafı, vurgulu simetrisi ile yatay bölümlendirmesinde ve bir anıtsal düzeni ifade eden dikey unsurlarıyla, neredeyse klasisist bir etki bırakmaktaydı. Bahçe cephesi de kendi içerisinde simetrikti, fakat oyma taş imitasyonundan yapılma kaide kaplamalarına rağmen, büyük ölçüde modern bir etki bırakmaktaydı. Egli için alışıldık olmayan, karşı karşıya duran iki cephenin kendi içlerinde simetrik olmasına rağmen, binanın ön ve arka cepheleri farklı uzunlukta olduğundan, her iki simetri aksının birbirlerini örtmemesiydi. Bu durum, Egli’nin servis ve kullanım alanlarının çekirdeğini dikdörtgen bir taban şekli içerisine entegre etmeyerek, bilakis bu çekirdeği periferik bir şekilde girişin sağına düzenlemiş ve aynı zamanda geniş hacimli olarak da vurgulamış olması, bununla birlikte giriş cephesiyle görünmez bir şekilde üzerini kaplamış olmasından kaynaklanmaktaydı.
Her iki uzunlamasına cepheden bakıldığında – özellikle giriş cephesi –, bu cephelerin arkasında yer alan mekanların simetrik olmayan bir şekilde düzenlenmiş olduğu anlaşılmamaktaydı. Bu şekilde ön tarafta, merkezi cumbanın yanında bulunan sağdaki her iki kapı açıklığının arkasında giriş holü, buna karşılık sol tarafta bir tür “karşılama bölümü” ya da fuaye olan “sofa” gizlenmekteydi. Sol taraftaki perde duvarının arkasında, giriş seviyesinde bir oturma odası ve onun üzerinde ebeveyn yatak odasına tahsis edilmiş bir banyo bulunurken, sağ taraftaki iki katlı perde duvarının arkasından üst kata yine bir merdiven çıkmaktaydı.
Kısmen tek, kısmen iki katlı unsurlarıyla birbirine uygun bir alan olarak düzenlenen ön cepheden farklı olarak, bahçe cephesi belirgin biçimde bir yatay bölümlendirmeye sahipti. En alt katman, ana oturma odasının önündeki teras olarak bina kaidesinin uzatılmasıyla elde edilmişti; yatak odası katı olarak en üst kat balkonlarla, tavana kadar camlı kapılarla, sol ve sağ tarafta birbirinin aynı pencerelerle donatılmışken, kaide üzerinde geniş alanlı, düzenli olarak yerleştirilmiş direklerle ritim kazandırılmış cam kaplamalarıyla asıl oturma alanı bulunmaktaydı. Bina kaidesi bahçe tarafında rustikleştirilmiş sahte taş duvar şeklinde uygulanmıştı. Fakat burada yalnızca alt taraftaki betonarme yapının kaplanmasının söz konusu olduğu, yatay süsleme şeridini oluşturan en üst sıradaki taşlarla görünür hale getirilmişti.
Özel konut yapımında anıtsallığın ve modernliğin birleştirilmesine dair bakış açısı, Ragıp Devres Villası ve Fuat Bulca Villası olmak üzere, Egli’nin her iki villa tasarımı örneğinde gözlemlenebilmektedir. Bir tarafta Devres Villası’nın anıtsal olmayan, mütevazı, demateryalize salt modernliği, diğer tarafta Bulca Villası’nın sağlamlığı ve maddeselliği ifade eden şekilciliği; kontrast hiç böylesine birbirine aykırı olamazdı. Gerçekte kontrast, tarafsız bir gözlemcinin her iki tasarımın aynı mimara ve aynı döneme ait olduklarını (her iki yapı arasında ancak üç veya dört yıl vardır) düşünemeyeceği kadar büyüktür.
Goethe-Institut Ankara
2010