Kıbrıs’ın likiditesini keşfetmek
Kıbrıs’ın likiditesini keşfetmek: Yıldızlara bakarak adada yönünü belirlemek ve haritaların güvenilirliğini sorgulamak.
Maria Hadjimichael, küratör Evagoras Venezis ve sanatçılar Stelios Kallinikou ve Korallia Stergides ile, Kıbrıs'ın “Bizi Suya Götür” (Take us to the Water) haritası ile “Atlas of Mediterranean Liquidity”ye (Akdeniz Likidite Atlası) katılımı üzerine konuşuyor.
Maria: Kıbrıs’ın katkısı da dahil olmak üzere, Atlas of Mediterranean Liquidity (Akdeniz Likidite Atlası) projesindeki tüm haritalar farklı araçlar yoluyla interaktif hale geliyor. Kıbrıs haritası Bizi Suya Götür (Take Us to the Water) diğerlerinden oldukça farklı. Bu, su lokasyonlarının parlak noktalar ve yıldızlar olduğu bir gece haritası. Dolayısıyla, odak noktası insan yapımı ışıklar değil daha çok, Stelios’un farklı yerlerde yakaladığı su unsurları. Bunlara video çalışmaları ve Korallia tarafından yazılan ve seslendirilen bir şiir eşlik ediyor. Evagoras, neden Kıbrıs haritasını bu şekilde sunmayı tercih ettiğini bizimle paylaşır mısın lütfen?
Evagoras: ‘Likidite’ tüm bu imge ve çağrışımlarla dolu bir kelimedir: hareketlidir, birleştirir, taşar. ‘Likidite’ kelimesini duyduğunuzda akla gelen birçok şey var. Ancak bu bir haritalama projesi ve bir şekilde Kıbrıs’ı yansıtan bir harita yaratmak önem taşıyordu. İlk düşüncem, her gün bölünme, immobilite ve eskisi gibi hareket edememe ve suya gidememe ile karşı karşıyayken nasıl likiditeden bahsedebileceğimiz, oldu. Bu aynı zamanda senin (Maria) sahiller, sahil politikaları ve yoğunlaşan özelleştirmeler hakkında yaptığın araştırmalarla da bağlantılı. Tüm kıyı şeritleri değişiyor ve tamamen anlayamadığımız veya onları takip etme kapasitemiz bulunmayan güçler tarafından onlara el konuluyor. Ancak sonuç ortada, bunu doğada görüyorsunuz, altyapıların nasıl değiştiğini görüyorsunuz. Bir zamanlar gidebileceğiniz bir alanın artık erişilebilir olmadığını görüyorsunuz. Bunların başka türlü olabileceğini gösteren çevresel ve siyasal mücadeleleri nasıl tanıyıp güçlendiririz? Bu yüzden, likiditeyi bir metafor olarak ele alıp, onu hem suyun geçişindeki yoğunluğu hem de geçişin engellendiği ve yönünün değiştirildiği biçimleri de beraberinde taşıyan dinamik bir fikir olarak görmek istedim.
Maria: Su geçişi (transit) derken ne demek istediğinizi açıklayabilir misiniz?
Evagoras: Bu su geçişi fikrini Astrida Nemianis’in çalışmaları yoluyla keşfettim. O, suyun maddi aidiyet ve dışlama biçimleri yarattığını ile sürüyor. Ancak, tabii ki biz insanlar olarak da sudan bedenler olduğumuz için her zaman bu haritaya bağlıyız. Stelios ve Korallia kendi somut deneyimlerinden bahseden iki sanatçı oldukları için daha sonra onlara gittim. Haritamızdaki tüm çalışma navigasyonla ilgilidir: Tüm diğer akışlarla bağlantılı bir su bedeniyken, bir noktadan diğerine nasıl ulaşırsınız. Bu, tarih, yer, zaman, jeoloji, siyaset… gibi birçok konuya dokunuyor.
Maria: Evagoras size nasıl geldiğini açıkladı, Stelios. Bizi Suya Götür için fotoğraflarınızı nasıl seçtiğinizi bizimle paylaşabilir misin?
Stelios: Başlangıçta, mevcut teknolojilerin kişiyi nasıl haritanın merkezine koyduğunu değerlendirdik. Örneğin, telefonunuzda bir şey ararsınız ve aniden, haritadaki nokta siz olursunuz. Birkaç yüzyıl önce- hatta birkaç yıl önce bile- insanlar gökyüzüne, yıldızlara bakarak yolunu bulurdu. Şimdi neredeyse her gün telefonumuza bakıyoruz. Bu yüzden Kıbrıs haritasında önemli noktaları belirlemek için yıldızları kullanmanın ilginç olacağını düşündük. Ardından, haritaların navigasyon için nasıl güvenilir araçlar olarak kabul edildiğini düşünmeye başladım. Bu yüzden Lefkoşa’nın kalbine ‘Köprü’ adlı fotoğrafı yerleştirmeyi seçtim.
Maria: Bu, denizin üzerinde iki kaya oluşumu arasında bir taş köprü. Lefkoşa gibi gözükmüyor?
Stelios: Bu Portekiz’de çektiğim bir resim. Haritaların güvenilirliği fikrini sorgulamak için iyi bir başlangıç noktası olduğunu düşünüyorum. Lefkoşa’da bulunmayan, aksine Avupa’nın diğer ucunda bulunan bir şeyin resminin yerleştirilmesiyle. Aynı zamanda bu köprüyü, kuzey ve güney olarak bölünmüş olan Lefkoşa’ya yerleştirmek, insanları bir araya getirebilecek bir altyapıyı nasıl yaratabileceğiniz konusunda ilginç bir metafordu.
Maria: Çalışmanız ayrıca başka konuları da ele alıyor…
Stelios: Evet, ayrıca Türkiye ve Kıbrıs arasındaki denize de bir resim yerleştirdim. Türkiye ile deniz sınırlarımız hakkında devam eden tartışmalar var. Ancak su içindeki sondaj çalışmasının diğer varlıklar için ne anlama geldiğini hiç düşünmüyoruz. Denizde hak sahibi olanların tek biz olmayışımızı. Geçenlerde okuduğum bir makalede, bu sondaj makinelerinin yarattığı ses ortamının denizdeki doğal yaşam için çok korkutucu bir boyutu olduğunu öğrendim.
Benim için bir şeyi haritaya yerleştirmek politik bir harekettir. Haritada yer almaya değer bulunmayan birçok şey vardır. Bir haritada, bir şiir ya da doğal yaşam perspektifi üzerinden yolunuzu nasıl bulursunuz?
Maria: Bu da bizi Korallia’nın katkısına, onun şiirlerine ve videolarına getiriyor. Korallia, lütfen Bizi Suya Götür için neler yarattığını bize anlatabilir misin?
Korallia: Yaptığım çalışma, ailemden ve amcamdan ilham aldı. Mültecilerin olduğu bir aileden geliyorum [Karpaz’dan kaçmak zorunda kalan ve sonrasında Mağusa ve Akamas’ta yeni evler kuran]. Hem babam hem de amcam 1974’te buradaydı. Amcamın Akamasta’ki evinde bulunan haritayı düşündüm. Ve sanırım, gerçekten onların yaptığı yolculuktan bahsetmek, bunu Akamas’ın Karpaz’ın peyzajını yansıttığı gibi yansıtmak istedim. Kuşaklar boyu süren travma ve acı hakkında nasıl konuşur ve onu harita üzerinde düzenlersiniz? Ben bunu bir mektup çerçevesinde yapmayı benimsedim, çünkü bu şekilde konuşabildiğimi hissettim. Bunu anlatmak için amcamı bir figür olarak kullandım. İyileşme sürecimin ne olduğunu anladım. Su. Suyun içinde olmak. Bence hepimiz suyu kullanıyoruz. Suyun bütün trans hallerini.
Maria: Haritadaki videolarda gösterilen amcanız, Kıbrıs haritasına katkınız için olan yaklaşımınızı nasıl etkiledi?
Korallia: Amcamın fiziksel olarak bedeni ve hareket kabiliyetindeki değişim, kara ve haritayla ilişkimizi düşünme şeklimi yönlendirdi. Ama aynı zamanda, şu anda bunu dikey bir şekilde değil yatay bir şekilde deneyimliyor olsa bile bu yere ulaşmaktaki diretişi.
Videolardan birinde Sterkos Adası’nı arıyoruz. Bu ada, Karpaz Yarımadasında eskiden yaşadığımız yerin tam karşısında bulunuyor. Kışın gelmesiyle, gelgitlerle sular altında kalıyor, yazın ise bu minik ada ortaya çıkıyor. Adını aile soyadından almış. Sanırım bu, orada olanla olmayanın mitolojisi üzerinde duruyor. Ve orda olduğunda onu nasıl kucakladığınız, nasıl ele aldığınız.